Ana içeriğe atla

Yeni Yayın

SANA İYİ GELMEYENİ BIRAKMAMAK

 Düşünüyorum da neden bazen bizler bir girdabın içinde sürekli dolanıp duruyoruz. Neden bizlere iyi gelmeyen şeylerle yaşamaya diretiyoruz kendimizi. Kazancımız ne belki de bunca kayıp varken... Batmak üzere veya batan bir gemideyiz. Gemi suların sığlarına doğru gidiyor ama sırf o gemide yaşadık, anılarımız var ve emek verdik diye gemiyi bırakamıyoruz. Oysa ki gemi battı ve sen içinde batanla birlikte onu bırakman gerektiğinin farkında olarak ayrılmıyorsun ondan.  Evet konunun gemiyle ve batmasıyla bir alakası yok. Konu sensin konu benim. Konu bizim vazgeçmediklerimiz, alışkanlıklarımız, kendimizi belki de hiçe sayarak önümüze koyduklarımız ve kaybolduklarımız. Kendimden yola çıkarakta bu yazıda kısaca buna değinmek istiyorum. Çok seviyorum, çok değer veriyorum ve evet çok EMEK verdim. ama sonuç bana iyi gelmiyor ve başka bir sonuç bırakamıyorum. Farkında mısın iki türlüsü de sadece bana zarar veriyor. Acı olan da bu farkında olmak.  Bazen farkında olmak olan şeyden daha ...

Takip Edenler (Mavi renkli izle butonuna tıklayarak takip edebilirsiniz)

Reklam

KAFAMDAKİ SESLERİ SUSTURAMIYORUM

Bazen tek başımayken sessizlik içinde kendi gürültüme bile katlanamıyorum ve içimdeki, zihnimdeki o sesler yük olmakla beraber beni yiyor ve bitiriyor. 

Kendi kendimle konuşuyorum en başta, kendimle arkadaşlık bağı kurmaya çalışıyorum. Kendime anlatıp kendim cevaplıyorum bazı soruları. Soruların muhattabı ben miyim sanırım değilim. Peki neden cevaplayan ben oluyorum. Çünkü belirsizliği yitirmeye ihtiyacım var. Soru işaretlerinin gitmesi için muhattabı olacak kişiyle sorular ve şüpheler daha da çok artıyor gibi. Cevap aramaya ve bulmaya çalıştıkça ilginç ve komik olanı soruların daha da gürültü şeklinde kafamın içinde beni iyice bastırmaya başlaması... 

KENDİMİ SORULARLA BOĞUŞURKEN BULUYORUM ADETA. ama sonra fark ediyorum ki her soru benim düşmanım, duygularımın zihinsel boyutu. Öfkem, kırgınlığım, şüphelerim, kinim, affedemeyişlerim, sineye çekemeyişlerim ve çırpınışlarım. Duygularımı zihinsel boyutta sorguya çekiyorum meğersem. 

Bazen en üzücü olan da bunun farkında olup bir süre hiçbir şey yapamamak. Bu öyle bir zehir ki insanın içine işleyen ve adeta vücuda yavaşça yayılan bir zehir. Zamanla vücut o zehre alışıyor mu yoksa zehri dışarı mı atıyor bilemiyorum ancak sanırım ben o zehirle ve düşmanlarla mücadele etmeye başlıyorum. 

Kafamın içindeki tüm o sorular ve mücadelem;
aslında benim kişi olarak sorularımın, şüphelerimi yansıtıp karşılık bulamadığım kişiyle mücadele etmemin başka bir yolu. 

Ne acıdır ki sorularımın, belirsizliğin, kırgınlıkların sana bunu hissetirenin mücadelesi ve çabası olmadan kendi içinde yaşayıp aşmaya çalışman. Belki tamamen belki değil ama kendi versiyonunun o şartlar gereği en iyisi olman için çaba göstermen. 

Gerçeklik terapisi de şunu diyor:
Kişiler acı içinde o acıya en iyi gelecek şey ile kendilerini savunur ve mücadelesini eder. Mücadele yolu başkalarına sağlıksız gelse dahi kişi bunun faydalı olacağını düşünerek kendisi için şarlarınca en iyi yol o diye düşünür ve elinden gelen süreci, çabayı ortaya koyar.

Kimsenin mücadelesini, sürecini ve sonucunu ne hafife almak gerek ne de eleştirmek. Çünkü o kişinin o an kendisine yapabileceği en iyi şeyi hatta tek şey yapmasını gözardı etmeden yaklaşmak gerek. Sana göre hafif gelebilir, sana göre kötü bir yol gibi gelebilir ama o kendi hikayesinde o süreçte ve dönemde en iyisini yapmak için çabalıyor ve o an ruh hali gereği en iyisi olmasa bile elinden gelen tek şeyi gösteriyor. 

İşte benim de bu mücadelemde en iyi şey duygu yüklü soruları ve sorunları zihinsel boyutta aşmaya çalışıp, belki işlevsel belki değil kendimce çözmeye ve alışmaya çalışmak. 

İnanıyorum bu çaba sonunda kazanan ben olacağım, SEN OLACAKSIN. Yoksa kim çıkaracak buradan seni. En yakın arkadaşın mı, annen veya kardeşin mi belki de sevgilin mi... Üstelik sorunlarının kaynağı bu kişilerden biri veya sayamadığım birindense o mu?!

KİMSE DEĞİL!

Sen yapacaksın, ben yapacağım. Çünkü bunu muhattabı böyle uygun gördü. Bu soruları ya hiçe sayacak devam edeceksin ya da içinde çözümleyecek ve öyle ilerleyeceksin. Çünkü başkalarının algısında kendini bulamazsın. Sancıların artar, ağrı kesici görevi görürler ve günün sonunda tek başına kalırsın, düşünürsün. 

E asıl muhattabı da buna yönelik bir çaba bir eylem yoksa Ne yapacaksın. İş başa düştü dediğini duyar gibiyim. Çünkü ben bunu dicektim. İş başa düştü. 

Hepimiz kendi savaşımızda ve kendi cephemizdeyiz. Ya kazanacak ya kaybedeceğiz. 

Buraya kadar gelip içsel dünyama tanıklık ettiğin için teşekkür ederim. Ben de tanıklık edebilirim. Fikirlerinizi bekliyor ve heyecanla okuyor olacağım.:)












Yorumlar

  1. Ben hiç susturamadım :)
    Hep bir şeyler fısıldadı :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de doğru sesleri dinlemenin zamanı gelmiştir. Yanlış sesler ile doğru olanları ayırmanın zamanı... Hangi sesin acı hangisinin iyi geldiğini fark edip kulağa hoş gelen veya gelmeyen bir müzik misali yavaş yavaş o sesleri kısmanın vaktı gelmiş olabilir.:)

      Sil
  2. he hemen sustu oda doğru 😎🧠

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hemen susmaz ama zaman içinde iyi gelmeyen sesler kısılabilir. Azaltılabilir. Bunları susturmak senin elinde bir başkasının değil. Ama haklısın keşke hemen sus denilince küçük bir çocuk susuşu gibi susturabilsek bazen ona bile bağırınca ağlayıp daha yüksek sesler çıkarıyor. Ama içimizdeki bizi biz yapan şeylerden biri de kontrol değil midir? Belki de sesleri susturmadan önce benliğiniz kontrol etme mekanizmanızı geliştirmek gerekiyordur. Bu da zaman alacak bir şey.

      Sil

Yorum Gönder

Yorumlarınızı ve isteklerinizi buradan bildirebilirsiniz.

Bu Blogdaki Popüler Yayınlar

MEYVELERİN KARAKTERLERE YANSIMASI, HANGİ MEYVE HANGİ KİŞİLİK ÖZELLİĞİNİ YANSITIR ? 🍒🍌🍉🍇

Herkese merhaba, çok eğlenceli ve tamamen kendimin bulduğu güzel bir içerikle karşınızdayım. Bugünkü yazımda sizlere bazı  meyvelerin hangi karakter ve kişilik özelliğini yansıttığını ve psikolojinizi nasıl anlattığını kendi düşüncelerim dahilinde anlatmaya çalışacağım. Umarım yazıyı keyifle okursunuz. Çünkü ben yazarken çok keyif aldım:) Hadi hazırsanız başlayalım. Bu arada bunlar benim tamamen kendi fikirlerim onuda belirtmek isterim. Ve bu fikirlere çevremdeki bu meyveyi seven insanları gözlemleyerek oluşturduğum fikirler olmakla birlikte bendeki izlenimleri aktardım notunu düşeyim. 1. ÇİLEK 🍓 Çilek severler bence çok sıcakkanlı ve samimi insanlardır. Daima insanları kırmazlar ve güler yüzlü davranırlar. Kolay kolay reddetmeyi sevmezler. Tatlı bir üsluba sahiptirler.Sohbetleri insanları alıp götürür. Ve kolay bir şekilde kendilerini sevdirirler. Biraz dağınık olabilirler. Ayrıca aşık olmayı çok severler. 2. MUZ 🍌 Muz severlerin kişilik ve karakter özellikleri...

ÜNİVERSİTE TERCİHLERİ DOĞRU BİR ŞEKİLDE NASIL YAPILIR ? DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN DURUMLAR NELERDİR ?

Herkese merhaba, blog sayfama hoş geldiniz. :) Güzel bir konuyla geldim. Aslında bu konu herkesi ilgilendirmesede zamanında hepimizi çok ilgilendirdi ve hala ilgilenenler ve ilgilenecek olanlarımız var. Ben bu yazıyı tercih döneminden haftalar önce yazıyorum ama yayınlanma olarak tercih dönemine denk getirmeye çalışacağım. O zaman hemen gelelim asıl konuya. Biliyorsunuz ki çok uzun sürelerce çalıştınız ve üniversite sınavına girdiniz. Aslında sizin için bitmiş gibi görünse de sonuç açıklanma evresi ve tercih evresi gibi insanın içini kemiren süreçler daha var. Ben en keyifli görünen ama bir o kadar da insanı terleten kısımdan bahsedeceğim yani tercih dönemi. Şimdi tercih nasıl yapılır ? daha doğrusu doğru tercih nasıl yapılır ? Nelere dikkat edilir ? elimden geldiğince geçen sene kendi yaşadığım deneyimler ve öğrendiklerim dahilinde kısaca bahsedeceğim. Üniversite& Bölüm Tercihi TERCİH DÖNEMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKİLEN HUSUSLAR 1. SIRALAMAYI BAZ ALMALISINIZ ! İlk olarak yapmanız ...

YAKIN ARKADAŞTAN SEVGİLİ OLUR MU ?

 Herkese merhaba. Yeni bir blog yazısına hepiniz hoş geldiniz. Bugünkü konuyu çok yakın ve çok sevdiğim bir arkadaşım ona selam olsun :) az önce konuşurken farkında olmadan yazı konusu söyledi. Yani bu konuyu yazıp yazmamak arasında çok ikilemde kaldım ama neden yazmayayım ki bence hepimizin merak ettiği, fikir sahibi olduğu ve nasıl olur böyle bir şey ya diye düşündüğü bir konu olmuştur. O zaman bende kendi fikirlerimi beyan ederek yazıya giriş yapıyorum. :) ( Bu yazıyı neredeyse 3 ay önce yani 20 Eylülde yazmak için konuyu taslağa alıp bırakmışım ve yazmak mı? Hak getire. Taslaklarımı kontrol ederken bu konuyu gördüm ve bence artık devam edip yayınlamalıyım dedim). Yakın Arkadaş En yakın arkadaştan sevgili olur mu ? diye düşünüyoruz şimdi. Belki içinizden ne kadar iğrenç olur mu öyle şey ya ya da neden olmasın ki ne var bunda abartılıyor bu kadar diyenleriniz vardır.  Ben aslında şöyle ki her iki fikre katılıyorum ama şu şekilde katılıyorum. Daha detaylı düşünürsem insanları...

ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ BOZULDUĞUNDA SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE NASIL GERİ DÜZELİR ? 👫

Herkese merhaba 😊 Arkadaşlık bağı  Bugün hepimizin ya da genelimizin ortak durumu olan arkadaşlık konusuna değinmek istedim. Biliyorsunuz ki arkadaşlar herkes için vazgeçilemez bir durumdur. İnsanlar daima çevrelerinde, sosyal yaşantılarında, kültürel ortamlarda ya da yaşadığı her ortamda birbirleriyle iletişim kurma gereği duymaktadırlar. Çünkü insanlar birbirleriyle daima ilişki içerisinde olarak yaşamlarını devam ettirme gereği duyarlar. Bu da hayatın bir kanunu ve insanların bir ihtiyacıdır. Tabi her şey oldu farz edelim, arkadaş veya arkadaşlarımızı bulduk ve bir şekilde ortamımızı oluşturduk. Şimdi en merak edilen uzun sürecek ve sabırla birlikte her duygunun harmanlanacağı kısma gelelim. Arkadaşlık, dostluk bu dünyadaki en güzel şeylerden biridir. Kimi zaman arkadaş olarak başladığın yola artık dost ve en üst duyguyu yani güveni kazandığında kardeşlik duygusunu kazanmış ve birbirinize o şekilde davranmaya başlamışsınızdır. Aile olmuş ve her daim yediğiniz, içtiğin...

GELİN SOHBET EDELİM #1

Selam nabersiniz? umarım iyisinizdir ben iyiyim idare ediyorum diyeyim daha doğrusu. Canım çok sıkıldı ve sohbet yazısı oluşturayım dedim. Hatta bunu ilk yazı şeklinde başlatıp belirli bir sırayla bazı günlerde -CANIM İSTEDİĞİNDE YANİ- #gelinsohbetedelim başlığı altında içimi de dökerek belki de yazıyı okuyup kendini açmak isteyenleri de dinleyerek sohbet etmiş olacağım. Çok uzun olmayacak zaten kısa ve öz:)       Sohbet #1 Giriş faslını da yaptıktan sonra bahsedeyim biraz şu aralar neler yapıyorum. İlk olarak mezun olduğumu belirtmek isterim. Pdr ' yi bitirdim ve artık 4 yıllık üniversite hayatımı tamamlamış oldum. Kepimi de attım rahatladım açıkçası:)))) Tabii biraz burukluk da var içimde artık öğrenci olmamak, sevdiğin insanlardan uzağa gitmek. Mersin'de üniversiteyi okuduğum için ve çoğu sevdiğim arkadaşlarımla da başka şehirlerde yaşadığım için ayrı kaldık tabii. Telefondan iletişimdeyiz sürekli ama yüz yüze olduğu keyfini vermiyor hak verirsiniz ki. Bu açıdan biraz ...