Düşünüyorum da neden bazen bizler bir girdabın içinde sürekli dolanıp duruyoruz. Neden bizlere iyi gelmeyen şeylerle yaşamaya diretiyoruz kendimizi. Kazancımız ne belki de bunca kayıp varken... Batmak üzere veya batan bir gemideyiz. Gemi suların sığlarına doğru gidiyor ama sırf o gemide yaşadık, anılarımız var ve emek verdik diye gemiyi bırakamıyoruz. Oysa ki gemi battı ve sen içinde batanla birlikte onu bırakman gerektiğinin farkında olarak ayrılmıyorsun ondan. Evet konunun gemiyle ve batmasıyla bir alakası yok. Konu sensin konu benim. Konu bizim vazgeçmediklerimiz, alışkanlıklarımız, kendimizi belki de hiçe sayarak önümüze koyduklarımız ve kaybolduklarımız. Kendimden yola çıkarakta bu yazıda kısaca buna değinmek istiyorum. Çok seviyorum, çok değer veriyorum ve evet çok EMEK verdim. ama sonuç bana iyi gelmiyor ve başka bir sonuç bırakamıyorum. Farkında mısın iki türlüsü de sadece bana zarar veriyor. Acı olan da bu farkında olmak. Bazen farkında olmak olan şeyden daha ...
Herkese merhaba. Yeniden hoş geldiniz ya da ilk defa blog yayınımı okuyan varsa sizler de hoş geldiniz. Bugün tükenmişlik sendromundan bahsedeceğim. Hepimizin zaman zaman içinde hakim olan psikolojik durumlardan birisi tükenmişlik sendromu. Adının hakkını veren bir duygu diyebilirim. Zaman zaman kendimizi yetersiz hissettiğimiz, amacımızın bu dünya üzerinde ne olduğunu sorguladığımız, yaşamın temposundan ya da apır ilerlemesinden yorulduğumuz, varoluşsal sancılar çektiğimiz, başarısız hissettiğimiz, kendimize ve insanlara karşı yetemediğimiz, ne kadar çabalasak da kendimizi bir türlü nirvanada hissetmediğimiz ve tüm bunlar yaşanırken çevrsel faktörlerin de etkisiyle dış yaşama olan verimliliğin azamalması gibi birçok durumdan ötürü kendimizi tükenmiş hissedebiliyoruz. Bu yazıda sizlere şunları yapmalısınız ya da bunları yapmamalısınız gibisinden nutuklar çekmeyeceğim. Böyle bir duyguya her insan gibi bazen ben de girebiliyorum ve ben bu durumda ne yapıyorum kısaca bunl...